
Bilge Karasu’nun anlatılarında “öteki” figürü çoğunlukla madun bir insan değil, hayvanlar—özellikle de kediler—şeklinde karşımıza çıkar. Bu makale, Karasu’nun metinlerinde hayvanların nasıl insan-merkezli yaşam düzenine karşı duran, dirimle temas hâlinde varlıklar olarak temsil edildiğini tartışır. Kedi figürü, hem ehlileşmeyen hem de simgesel anlamlarla yüklü bir canlı olarak, insan ile varlık arasında gerilmiş sınırlarda dolaşır. Gelişleri ve gidişleri açıklanamaz; anlatıya kendi iradesiyle girip çıkarlar. Bu halleriyle yaşamın başka biçimlerini hatırlatır ve insan türünün ötesindeki varoluşlara kapı aralar. Makale aynı zamanda Karasu’nun, insan yaşam küresinin dışındaki canlılara yönelik dışlayıcı ve şiddet içeren tutumuna eleştirel yaklaşımını da değerlendirir.