
Jean Starobinski'nin bir tür tartışması şeklinde başlayan “Özyaşamöyküsünün Biçemi” başlıklı yazısı başlangıçta otobiyografiye dair çerçeve çizerken sonrasında betimselliğin dışına çıkarak türdeki değişime odaklanır. Yazıdaki betimsel tonun dışında “sapma olarak biçem” kavramının ortaya atılması yazıya bir önerme sunan boyut da kazandırır. Saint Augustinus ile birlikte Jean-Jacques Rousseau'nun tarihsel bir çizgi içerisinde ele alınması ise otobiyografideki kırılma anına işaret eder. Bu yazıda, “Özyaşamöyküsünün Biçemi” başlıklı metne yakından bakılarak hem Starobinski'nin türe dair çizdiği çerçeve aktarılacak hem de türün vardığı noktanın anlamı ortaya konulacaktır.