Sayı Editöründen
DOI:
https://doi.org/10.5281/zenodo.13959456Özet
Nesir: Edebiyat Çalışmaları Dergisi’nin yedinci sayısı ilhamını, Else Vieira’nın 1990’ların ortasında çeviri çalışmaları kapsamında öne sürdüğü, çeviri ve diğer yorumlayıcı süreçlerde kurmacanın önemini vurgulayan “kurgusal dönüş” (fictional turn) tanımından alıyor.[1] Vieira’nın, Brezilyalı ve Latin Amerikalı yazarların eserlerinde bulunan çeviriyle ilgili temalar üzerine yaptığı çalışma, Edwin Gentzler[2] ve Rosemary Arrojo[3] gibi diğer akademisyenler tarafından daha da geliştirilmiştir. Arrojo, Fictional Translators: Rethinking Translation Through Literature (2018) adlı eserinde, çeviri çalışmalarının disiplinlerarası bir alan olarak büyüdüğünü ve çevirmen karakterlerin 2000li yılların başlarında dünya edebiyatında daha sık görünür olduğunu, kurmacada çevirmenlere ve çeviriyle ilgili temalara olan akademik ilginin “başka yerlerde de [Latin Amerika dışında] eleştirel bir malzeme bolluğu üretmeye başladığını”[4] gözlemlemektedir. Nesir’in bu sayısında yer alan makaleler, Türk edebiyatında çeviri edimine ve çevirmen karakterlere olan akademik ilginin arttığını kanıtlayan araştırmalar içermektedir.
“Kurmaca eserlerde bulunan çeviri kuramına dair düşünceleri çeviri bilim çalışmalarına entegre etme”[5] amacını taşıyan kurgusal dönüş’ün (fictional turn) ilk kez adlandırılmasından bu yana geçen otuz yılda, bu konuda birçok akademik konferans düzenlenmiş ve bu konferansların bazı bildirileri daha sonra derleme kitaplarda basılmıştır. Bu konferanslardan biri, 2011 yılında Viyana Üniversitesi Çeviri Çalışmaları Merkezi’nde düzenlenmiş ve bu konferanstaki bildirilerden mürekkep Transfiction: Research into the Realities of Translation Fiction (2014) adlı bir derleme kitap yayımlanmıştır. Bu derlemede, kurmaca eserlerde (ve aynı zamanda filmlerde) çevirmen ve tercüman karakterlerinin artan görünürlüğüne ilişkin olarak, editörlerden Klaus Kaindl şu şekilde bir yorumda bulunur: “Edebiyat ve sinema asla toplumdan kopuk değildir; aksine kendi yöntemleri ve araçlarıyla toplumdaki gelişmelere, değişimlere ve çalkantılara tepki verir.”[6] [7] Çevirinin sosyal ve siyasi potansiyeli —özellikle göç, sürgün ve savaş bağlamlarında— göz önüne alındığında, çevirmenlerin ve tercümanların en çarpıcı edebî eserler ve filmlerin merkezinde yer alması şaşırtıcı değil.[8]
Bugün, “kurmaca eserlerde çeviriyle ilgili olguların tanıtılması ve (artarak) kullanılması olarak tanımlanan”[9] çeviri kurmacası (transfiction), kendisini ayrı bir tür olarak kabul ettirmiş olup akademisyenleri geniş bir tematik alanı keşfetmeye yöneltmiştir. Bu alanlar sıklıkla, kurmacadaki çevirmen tasvirini gerçeklikle karşılaştırmayı, edebiyatta çevirinin metaforik işlevini incelemeyi, özgün metin ile çevirisi veya yazar ile çevirmen arasındaki ilişkiyi araştırmayı içerir. Diğer araştırma konuları ise kurmaca ile gerçek çeviri uygulamaları arasındaki etkileşim, metne sadakat/sadakatsizlik, çevirilemezlik/çevirilebilirlik ve çeviride görünürlük/görünmezlik gibi sorular ile çevirmenler ve tercümanlar hakkında kabul görmüş fikirler, klişeler ve toplumsal kalıpların ortaya çıkarılmasını kapsar. Çoğu zaman, bu temaların birçoğu tek bir anlatıda bir arada bulunur ve bu da birçok eserin çeşitli araştırma sorularını ve metodolojik yaklaşımları desteklemesine olanak tanır. Nesir’in bu sayısında yer alan makaleler, özellikle edebiyat ve çeviri çalışmaları arasında disiplinlerarası bir diyaloğu teşvik ederken bu konulardan birini veya birkaçını merceğine alarak bu gözlemi örneklendirir.
Sayı beş araştırma makalesi içermektedir. Hilal Erkazancı Durmuş’un “Çok Seslilikten “Çifte Yazarlığa”: Benden’iz James Joyce Adlı Eserde Çevirikurgusal Sesler” başlıklı makalesi, Fuat Sevimay tarafından Joyce külliyatı üzerine yan-metinsel bir yorum olarak yazılmış bir roman olan Benden’iz James Joyce’u merceğe alıyor. Durmuş, Joyce’un eserlerini Türkçeye çeviren Sevimay’ın kendi çevirmen kimliğinin romandaki anlatıcı sesini şekillendirdiğini ve bu kimliğin çevirmenin sesi ve Bakhtin’in çok seslilik kavramı gibi teorik açılımları daha derinlemesine inceleme olanağı tanıdığını ileri sürer. Durmuş, makalesinin sonunda, çevirmenler tarafından yazılan ve çevirmen karakterler içeren eserlerin çevirmen çalışmaları içinde mikro tarihsel araştırmadan beslenen çevirmen arşivinin bir parçası olarak görülmesi gerektiğini öne sürer.
Şehnaz Tahir Gürçağlar ve Selin Erkul Yağcı’nın “Bölünmüş Kimlikler ve Bölünmüş Benlikler: Türk Edebiyatında Çevirmen Karakterler” başlıklı makalesi, Osmanlı ve çağdaş Türk edebiyatında çevirmen ve tercüman temsillerine odaklanıyor. Bu eserlerde, çevirmenler genellikle kimlik krizleri yaşayan ve zihinsel dengesizliklerle mücadele eden bireyler olarak betimlenir. Bu tekrarlayan tema, kültürel dönüşümle ilgili endişeleri yansıtır. Çağdaş eserler aynı temayı sürdürürken kimlik çatışmaları ve psikozlarla boğuşan çevirmenleri ele alıp kültürler ve diller arasında gezinirken oynadıkları role ışık tutar. Delilik ve çevirmen kimliği arasındaki bağlantıyı etkileyici bir şekilde ortaya koymasının yanı sıra, makale, Türk edebiyatında çevirmen ve tercüman karakterler üzerine Türkiye’deki akademisyenler tarafından yürütülen akademik araştırmaların kapsamlı bir özetini sunuyor.
Eyüp Aygün Tayşir’in “Bir Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi Düşünce İnsanı Olarak Mehmed Enisî (Yalkı) ve Bir Anti-Sosyalist Metin Olarak ‘İnsanlarda Müsavat: Sosyalistlerin Allah’ı’” başlıklı makalesi, erken Cumhuriyet döneminde eserler vermeyi sürdürmüş, daha az bilinen Osmanlı subayı, yazar ve çevirmen Mehmed Enisî’nin yaşamı, ideolojisi ve edebî tercihleri arasındaki bağlantıları inceliyor. Arşiv araştırmasına dayanan makale, Enisî’nin 1924 yılında İngilizceden Osmanlı Türkçesine çevirdiği anti-sosyalist bir edebî eseri ele alıyor. Çalışma, Enisî’nin hayatı ve eserleri hakkındaki mevcut bilgileri güncelleyerek, onun pozitivist görüşlerini ve sosyalizmi bir tehdit olarak algılayışı üzerinde duruyor.
Ömercan Çetinkaya’nın “Penâhî Mecmuası (Milli Kütüphane MS 06 Mil Yz A 4922) ve MESTAP’a Göre Tasnifi” başlıklı makalesi, Nesir’in bu sayısında, her sayıda olduğu gibi dosya konusunun kapsamı dışında kalan araştırma makalelerinden biri olarak yer alıyor. Makale, 1902 yılında Penâhî adıyla bilinen Mustafa Müslim Ocak tarafından derlenen Penâhî Mecmuası’nın analizi yoluyla mecmua türüne dair yeni bakış açıları sunuyor. Çetinkaya, derleyicinin kimliğinin ve derleme tarihinin belirlenmesinin önemini vurguluyor ve bu çalışmayı şekillendiren tasavvuf tarihi, toplulukları ve metinlerine dair önemli bilgiler veriyor. Sonuç olarak çalışma, mecmua araştırmalarını ilerletmeyi ve gelecek çalışmalar için örnek teşkil eden bir yaklaşım sunmayı amaçlıyor.
Nesir’in bu sayısında dosya konusunun dışında kalan diğer makale, Yasemin Yılmaz Yüksek’in “Jeannie Baker’ın Resimli Kitaplarında Görülmeyen Şiddetin İzini Sürmek” başlıklı çalışması. Bu makale, Avustralyalı görsel sanatçı Jeannie Baker’ın üç eserine ekolojik bir eleştiri sunar. Bu üç eser, yazısız resimli kitaplar Belonging ve Window ile resimli kitap The Hidden Forest. Yüksek, Baker’ın görsel hikâye anlatımının okuyucuyu kentleşme ve insan istismarıyla tetiklenen çevresel değişimlerin tanığı olarak konumlandırdığını söyler. Yüksek, Baker’ın kitaplarında ince ince ilerleyen illüstrasyon değişiklikleri aracılığıyla okuyucuları insanlar, doğa ve insan dışı varlıklar arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeye teşvik ettiğini savunur.
Sayı iki çeviri makale içeriyor. Atiye Gülfer Gündoğdu, Hans-Georg Gadamer’in “‘Muteber’ Metin ve Hakikati” başlıklı makalesini Almancadan Türkçeye çevirdi. İlk olarak Kasım 1978’de Minneapolis’te düzenlenen Midwest Modern Language Association yıllık toplantısında sunduğu makalesinde Gadamer, edebî metinlerin hakikatle ilişkili olmadığı gerekçesiyle küçümsenip yalnızca “kurgu” olarak nitelendirilmelerine karşı edebî metinlere itibarını yeniden kazandırıyor. Gadamer, edebî metinlerin hakikatle kurduğu ilişkiyi yeniden inceleyerek, bu eserlerin dokusunda yer alan edebiyata özgü özelliklere odaklanıyor.
Zeynep Kürük Erçetin, “Bir Başka Halide: Halide Edib Adıvar’ın Gölgede Kalan (Öz-) Çevirmen Kimliği” başlıklı kendi yazdığı makaleyi Türkçeden İngilizceye çevirdi. Makale, Duygu Akın Tekgül tarafından Nesir’in bu sayısında değerlendirilen Kelimelerin Kıyısında: Türkiye’de Kadın Çevirmenler[10] başlıklı eserde ilk kez Türkçe olarak yayımlanmıştır. Erçetin’in çalışması, çevirmenin rolünü ülkenin kültürel ve siyasi tarihi bağlamında konumlandıran mikro tarihsel bir vaka çalışması sunar. Ayrıntılı bir inceleme sunan Erçetin, Türkiye’de kadınların özgürleşme hareketinin önemli bir figürü ve birçok eser vermiş bir romancı olan Halide Edib Adıvar’ın (1884–1964) çevirmen kimliğini, Edib’in kendi çevirdiği romanları ve otobiyografileri üzerine yoğunlaşarak ele alıyor.
Sayı üç kitap incelemesi içeriyor. İlki, Murat Cankara’nın Şehnaz Şişmanoğlu Şimşek’in İki Kilise Arasında Binamaz: Karamanlıca Edebiyatta Dil, Kimlik ve Yeniden-Yazım (2024) başlıklı kitabı üzerine yazdığı inceleme. Cankara, Şimşek’in Evangelinos Misailidis’in Temaşa-i Dünya ve Cefakâr u Cefakeş romanına getirdiği disiplinler arası yaklaşımı vurgular. Şimşek kitabında, Misailidis’in eserinin yalnızca Grigoris Paleologos’un O Polipathis adlı eserinin özgün olmayan bir kopyası olduğu yönündeki yaygın görüşe meydan okur. İkinci inceleme, Saliha Samanlı tarafından yazılan Alphan Akgül’ün Kim Egemen Olabilir Yazgısına: Türk Romanında Trajedi ve Özgür İrade (2021) kitabını ele alıyor. Samanlı’nın belirttiği gibi, Akgül’ün çalışması, özellikle geleneksel-modern çatışması bağlamında, erken dönem Türk romanlarında trajedinin kasıtlı bir anlatı tercihi olarak kullanımını inceliyor. Bu sayıdaki üçüncü kitap incelemesi ise Duygu Akın Tekgül’ün Kelimelerin Kıyısında: Türkiye’de Kadın Çevirmenler (2019) üzerine yazdığı inceleme. Tekgül, kitabın hem akademisyenlere hem de genel okura hitap ettiğini vurguluyor. İncelemesinde, özellikle çeviri teknolojisi ve çeviride duyguların rolü gibi konularda kitabın daha fazla araştırmaya ilham verme potansiyeline dikkat çekiyor.
Son olarak, sayı, araştırmacılar tarafından arşivlerden gün yüzüne çıkarılan iki adet birincil kaynak içermekte. İlk kaynak, Selim Ahmetoğlu tarafından gün ışığına çıkarılan ve incelenen “Sabık Başvekilden Mektup (!) Var: Hüseyin Rauf (Orbay) Bey’in Ülkenin Durumuna Dair Kaleme Aldığı Değerlendirmeler.” İkinci kaynak ise Ali Kozan tarafından sunulan “XIX-XX. Asır Osmanlısında Muzır Yahut Yasaklı Yayınlara Ait Belgeler: Ebu Müslim Destanı” başlıklı belge. Her iki inceleme de, ilgili belgelerin geçtiği dönemlerin ve belgelerdeki şahsiyetlerin tarihsel açıdan anlaşılmasına orijinal katkılar sunmayı amaçlamaktadır.
Her sayıda olduğu gibi, bu sayının hazırlanmasına katkıda bulunan sayı editörüne, danışma kurulu üyelerine, alan editörlerine, yazarlara ve hakemlere şükranlarımızı sunarız. Son olarak, Nesir’in Nisan 2025 tarihinde yayınlanacak olan sekizinci sayısının, Özen Nergis Seçkin Dolcerocca editörlüğünde “19. Yüzyılda Osmanlı-Türk Edebiyatına Kavramsal Yaklaşımlar” dosya konusuna ayrılacağını paylaşmak isteriz. Bu konuyla ilgili nitelikli ve özgün çalışmalarınız 1 Mart 2025 tarihine kadar kabul edilecektir.
[1] Rosemary Arrojo, Fictional Translators: Rethinking Translation Through Literature (London and New York: Routledge, 2018), 2.
[2] Edwin Gentzler, Translation and Identity in the Americas: New Directions in Translation Theory (New York: Routledge, 2008).
[3] Denise Kripper’ın yakın zamanda yayımlanan kitabı Narratives of Mistranslation: Fictional Translators in Latin American Literature (2023), Latin Amerika edebiyatındaki çevirmen karakterlerine odaklanan mevcut akademik çalışmalara önemli bir katkı olarak öne çıkıyor.
[4] Arrojo, 2.
[5] Klaus Kaindl, “Going fictional! Translators and Interpreters in literature and film: An introduction,” Transfiction: Research into the Realities of Translation Fiction, ed. Klaus Kaindl and Karlheinz Spitzl (Amsterdam: John Benjamins, 2014), 11.
[6] Ibid, 4.
[7] “Kurgusal Dönüş” araştırmalarının on yıllar içindeki gelişimine genel bir bakış için, Klaus Kaindl’ın Transfiction adlı kitaba yazdığı sunuş bölümüne bakabilirsiniz. Kaindl, çevirmen ve tercüman karakterleri içeren edebi eserleri ve filmleri teorik keşifler için bir çıkış noktası olarak gören çeşitli yaklaşımları inceliyor. Transfiction and Bordering Approaches to Theorizing Translation: Essays in Dialogue with the Work of Rosemary Arrojo (2023) adlı kitap da alana yapılan son katkılardan biri olarak dikkate değer.
[8] Alejandro González Iñárritu’nun 2006 yapımı Babel filmi ile Rana Kazkaz ve Anas Khalaf’ın 2021 yapımı Le Traducteur filmi, ayrıca Anne Michaels’ın Fugitive Pieces (1996) ve Leila Aboulela’nın The Translator (1999) adlı romanları konuyla ilgilenen okurların ve izleyicilerin dikkatine değecek türde eserler.
[9] Kaindl, 4.
[10] Kelimelerin Kıyısında: Türkiye’de Kadın Çevirmenler, edited by Şehnaz Tahir Gürçağlar (İstanbul: İthaki Yayınları, 2019).
İndir
Yayınlanmış
Nasıl Atıf Yapılır
Sayı
Bölüm
Lisans
Telif Hakkı (c) 2024 Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi
Bu çalışma Creative Commons Attribution 4.0 International License ile lisanslanmıştır.