
Bu makale, Osmanlı ve çağdaş Türk edebiyatındaki yazılı ve sözlü çevirmen karakterlerin temsillerine odaklanmaktadır. Bu karakterlerin edebî eserlerde, akli dengesizlik de dâhil olmak üzere kimlik sorunları yaşayan bireyler olarak tasvir edildiği vurgulanmaktadır. Çalışmada tekrar eden bu temanın sadece bir tesadüf olmadığı, çevirinin karmaşıklığının ve kültürel dönüşümü çevreleyen endişelerin bir yansıması olduğu öne sürülmektedir. Bu eğilimin kökenleri, önce Batılılaşma sürecini ve bunun Osmanlı toplumu üzerindeki etkilerini yansıtan ilk Osmanlı romanları üzerinden irdelenmektedir. Ardından, çevirmenlerin kimlik sorunlarıyla boğuşmaya devam ettiği ve bu sorunların psikoz boyutuna ulaşıp giderek daha da arttığı çağdaş eserler ele alınmaktadır. Amacımız, hem dünyalar arasında sıkışmış bir birey hem de kültürel ve dilsel bir kaynak olarak çevirmenin rolünü daha detaylı incelemektir.