
Sadece beşinci yüzyıla ait Çince tercümesi günümüze ulaşmış Mahāvaipulya-mahāsaṃnipāta-Sūtra adlı Budist metninde on iki hayvan, hayvanların bedenlerinde yeniden doğmuş duygulu varlıkları eğitmek ve aydınlatmak için seyahat eden Bodhisattva’ların reenkarnasyonu olarak tasvir edilmiştir. Yedinci ve sekizinci yüzyıllarda Çinli Budist tefsirciler, bu hayvanları Budistlerin ahlakını bozabilecek şeytani ruhlar olarak yeniden yorumlarken onu yerli Çin düşünceleri olan Yin-yang ve Beş Aşamalı teorileriyle birleştirdiler. Bu yeni gelişme Ortaçağ Çinli Budist rahiplerine ait fikirlerin o zamanki Çin toplumunda kök salması sonucunu ortaya çıkardı. Bu durum, Ortaçağ Çin Budist edebiyatının yabancı fikirleri aşinalıştırarak Çinli okuyucu kesimin istifadesine sunmak için on iki hayvanı merhametli tanrılardan hayvan şeytanlara nasıl dönüştürdüğünü göstermektedir.