
Türk edebiyatında çok az şehir İstanbul kadar yazarların hayal gücünü yakalamış ve edebî eserlere ilham kaynağı ve konu olmuştur. Tarih, kültür ve mitlerle dolu bir şehir olan İstanbul, kentsel yaşamın karmaşıklığını somutlaştırır ve yazarların insan deneyiminin canlı portrelerini üzerine çizdikleri büyüleyici bir tuval görevi görür. Bu makale, Henri Lefebvre'in kent kuramının merceğinden, İstanbul'un Türk şiirindeki çok yönlü temsilini çözmek için bir yolculuğa çıkıyor ve şairlerin mekân, toplum ve sembolizm arasındaki dinamik etkileşimi nasıl yönlendirdiklerini araştırıyor. Birhan Keskin’in 2016 tarihli “Zillet” şiirinde tek bir dizeyle Türk şiir tarihi ve geleneğinde İstanbul şiirleriyle çok güçlü bir yeri olan Yahya Kemal’in “Bir Başka Tepeden” şiirini yapısöküme uğratması yalnızca kontrolsüzce büyüyen bir canavara dönüşmüş İstanbul’un bu yüzünün edebiyata yansıması değil aynı zamanda Yahya Kemal’den Birhan Keskin’e değişen şiir anlayışlarının da bir sonucudur. Kendisine mihenk taşı olarak bu örneği alan makale, Yahya Kemal’den başlayarak 40 kuşağı toplumcu şairlerinden İkinci Yeni’nin modernist şiirine uzanarak günümüze gelen bir hat üzerinde İstanbul’un metinsel izlerini takip eder ve şehri yaşanan bir mekân (Lefebvre) olarak anlatan şiirlerle, hayal edilen bir mekân olarak yücelten şiirler arasındaki fark ve benzerlikleri ortaya koyar.