Sayı Editörlerinden

Yazarlar

DOI:

https://doi.org/10.5281/zenodo.11072056

Özet

Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi’nin “Ekoeleştiri, Sürdürülebilirlik ve Edebiyat” başlıklı bu dosya sayısı Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü tarafından 14 Ekim 2022’de “Ekoeleştiri ve Sürdürülebilirlik” başlığıyla düzenlenen lisansüstü konferanstan hareketle hazırlandı. Dosyamız hem bir disiplin hem de bir metodoloji olarak düşünülen ekoeleştirinin, özellikle Türkiye’deki edebî ve kültürel çalışmalar alanlarında nasıl algılandığını, aidiyet, kimlik, beden, doğa, ev, toplumsal cinsiyet gibi kimi meseleler ile nasıl kesiştiğini vurguluyor. Özellikle 2000’lerin başından bu yana Türkiye’de edebiyat ve çevre çalışmalarını eleştirel bir zeminde buluşturan çok önemli çalışmalara rastlıyoruz. Örneğin Serpil Opperman, Ufuk Özdağ, Sinan Akıllı, Özlem Öğüt Yazıcıoğlu, Kim Fortuny gibi isimlerin çalışmaları ve derlemeleri ekolojinin nasıl metinleştiğini gösterirken çevrenin insan ve insan olmayan canlılarla birlikte bütünsel biçimde ele alınması gerektiğinin altını çizerek Türkiye’deki ekoeleştiri tartışmalarının çoğullaşmasına yön vermiştir.

Ekoeleştiri, edebiyat ve çevre arasındaki olası bütün ilişkilerin ekolojik kavramlar, metodolojiler ve yönelimlerle incelenmesini önceler. Edebiyat ve çevre ilişkilerini disiplinlerarası bir perspektifle inceleyen ekoeleştiri, insan ile insan olmayan hayvanlar, her tür canlılar arasında tezahür eden karşılaşmaları, ilişkileri, yer yer açmazları konu edinirken edebî çalışmalarda diğer canlılarla paylaştığımız yaşam alanlarımızın nasıl göründüğünü ve tahayyül edildiğini, büyük ölçüde de temsil meselesini merkezine koyar. Ekoeleştiri, William Rueckert’in 1978’de yayımladığı Literature and Ecology adlı önemli çalışmayla ilk kez sistematik bir şekilde kültür ve edebiyat çalışmaları ile eleştiri arasında kendine yer bulur. Rueckert, ekoeleştirinin temelini oluşturarak, ekolojik kavramları edebiyat çalışmalarına uygulamanın önemini vurgular. Ekoeleştiri, Rueckert’in ifadesiyle, insan ve insan olmayan arasındaki ilişkileri, Dünya’nın derin tarihini, çevresel dönüşümleri, değişen mikro ve makro iklimleri ve jeokimyasal kuvvetleri araştıran çevreci beşerî bilimlerin ayrılmaz bir parçası olarak görülebilir.

Edebiyat ve ekoloji arasındaki paralellikleri inceleyen ekoeleştiri, yazınsal metinleri ekolojik farkındalık çerçevesinde ele alarak bu metinleri eleştirel bir bakış açısıyla tartışır. Daha da önemlisi, çevresel düşünceyi bilinçlendirme ve küresel ekolojik krizin ortaya koyduğu etik ve estetik meselelere dikkat çekerken, insanın ekosferdeki konumunu anlamada oynadığı önemli rolü vurgular. Bugün ise ekoeleştiri, insanın dünyaya olan etkisinin en üst düzeyde olduğu Antroposen çağında, kuramsal, metodolojik ve pedagojik açılardan insansonrası kuramlar, yeni materyalist yaklaşımlar, ekofeminizm gibi alanlarla yakından ilişkilidir.

Örneğin, Rosi Braidotti, postmodernist bir yaklaşımla Deleuze’ün düşüncesini inceler ve insan merkezli dünya görüşünü terk etmeyi ve feminist bir bakış açısı benimsemeyi önerir. İnsan sonrası yaklaşımlarda, ekolojik duyarlılık ve feminist anlayışı içeren bir politik söylem sunar. Bu bağlamda, Avrupa-merkezci hümanist anlayışı ve Batı odaklı insan tasarımını sorgular, insanı kutsayan hümanist görüşü eleştirir. Benzer biçimde, Deleuze ve Guattari’nin “öbekleşme/terkip”, Bruno Latour’un “birlik sosyolojisi” ve “aktör-ağ”, Jane Bennett’in “canlı maddeciliği”, Brian Massumi’nin “duygusal dönüş”, Karen Barad’ın “failsel realizm” gibi kuram ve kavramları, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu ekoloji yasasını bize daima yeniden hatırlatıyor.

Ekoeleştiri ve edebiyatın bir diğer kesişim noktası da hikâye anlatıcılığıdır. Hikâye anlatıcılığı hayatta kalabilmek ve daha iyi bir dünya tahayyülü için ekoeleştiride elzem bir pratik olarak tanımlanabillir. Özellikle Donna Haraway’in Staying with Trouble: Making Kin in the Chtulucene ve Rebecca Solnit’in Not too Late: Changing the Climate Story from Despair to Possibility başlıklı, genetikbilim, bilimkurgu, antropoloji ve edebiyat eleştirisinin içiçe geçtiği çalışmaları ile ekolojide kuram ve kurgu arasındaki sınırlar da muğlaklaşır.

“Ekoeleştiri, Sürdürülebilirlik ve Edebiyat” dosyasındaki yazılar, yukarıda bahsedilen alanları kavramları ve muğlak sınırları içererek ekoeleştiri ve sürdürülebilirlik konularını ilkin Rueckert’de rastladığımız ekoloji tanımının çok ötesine taşıyor. Dosyadaki farklı türlerdeki yazılar, özgün makalelerden kitap eleştirilerine, eleştirel denemelerden söyleşilere ve araştırma notlarına kadar çeşitli türleri kapsıyor; ekoeleştirinin çok yönlülüğüne ve çeşitliliğine yanıt verirken, günümüzdeki insansonrası kuramlar, ekofeminizm, feminist yeni materyalizm, duygulanım, aktör-ağ kuramı, spekülatif realizm gibi alanlardan da beslenerek ekolojinin nasıl metinleştiğini özenle gösteriyor.

Dosyamızda özgün makale kısmında altı araştırma makalesi yer alıyor. Süheyla Abanoz’un “Zamansız’da Bilinmezin Temsili: Kozmik Budalalar” başlıklı makalesi pandemi anlatısı olarak nitelediği Latife Tekin’in son romanı Zamansız’a odaklanıyor. Isabelle Stengers’in akıl dışı ötekinin temsili olan “kozmik budala” kavramı ile Hubert Zaph’ın edebiyatı bir kültürel ekoloji alanı olarak görme pratiğini ilişkisel olarak inceleyen Abanoz, anlatıda öznelerin öteki olma hallerinin izini sürüyor. Romanın akıl dışı ötekiyi temsil eden budalaya atfedilen “yavaşlatma”, “acı çekme”, “afallama”, “afallatma” ve “bulanıklaşma” eylemleri aracılığıyla yakın okumasını yaparken ekolojiyi muğlaklık (ambiguity) kavramı ile düşünmeyi teşvik ediyor.

Merve Çopuroğlu’nun “Adalet Ağaoğlu’nun Yazsonu Romanının Ekolojik Duyarlılık ve Politik Gerçeklik Bağlamında İncelenmesi” başlıklı yazısı romana ekoeleştiri ve söylembilimin kesişiminden bakıyor. Çopuroğlu, metnin kendine dönük (self-referential) ve duyu merkezli anlatımını öne çıkaran yakın okuma aracılığıyla Yazsonu’nu 12 Mart anlatısı olmasının ötesinde, doğadaki diğer canlıların failliklerine alan açan bir metin olarak inceliyor.

Evren Haspolat’ın “Ekofeminist Bir Bakışla Vitruvius Erkek İnsanına Sınır Çizmek: Kar ve Ayı Filmi” başlıklı çalışması, Selcen Ergun’un yönettiği 2022 yapımı Kar ve Ayı filmini, iklim değişikliğiyle kadının toplumsal yaşamdaki rolü ile patriarkal sistemin güç ilişkileri içerisinde ele alıyor. Normatif erkekliğin izini Vitruvius erkeği imgesi aracılığıyla klasik Batı düşüncesiyle süren makale, Kar ve Ayı filmini bu statükonun ötesine işaret eden bir anlatı olarak inceliyor.

Aslı Nur Memiş’in “Transmission of Ecological Memory: Lebib’s Kahtiyye on Famine in Diyarbakır” (“Ekolojik Hafızanın Aktarımı: Diyarbakır Kıtlığı ve Lebib’in Kahtiyyesi”) başlıklı makalesi 1803 yılında yaşanan şiddetli kıtlık nedeniyle, Diyarbakır Valisi Timur Paşa’nın, Lebib’in 1757 kıtlığını konu alan şiirine odaklanıyor. Vali dilekçesinde yer verilen şiirde gıda yardımı talebini konu alıyor ve bu yanıyla bellek çalışmaları, ekoloji ve tarih yazımı gibi alanlarla kesişerek okuru fail ve edebî tür kavramları üzerine de düşünmeye davet ediyor.

Sevgin Özer’in “İnsanlar ve Bitkilerin Birlikte Büyümesine Dair Bir Hikâye: Burası Radyo Şarampol” başlıklı makalesi Şükran Yiğit’in bitki ve insan arasındaki etkileşimi öne alan anlatısını odağına alıyor. Ekoeleştiriyi bitkisel demokrasi kavramından şehir, ev, bitki ve kadın dayanışmasına uzanan bir yelpazede tartışan makale, okurları hem bitki insan ilişkiselliğini hem de Şükran Yiğit’in romanlarını bu çerçevede yeniden düşünmeye davet ediyor.

Ayşe Duygu Yavuz Yıldırım’ın “Yeşil Edebiyat Kanonunu Türkçede Ekoeleştiri ile İnşa Etme Sorunu” başlıklı makalesi Halikarnas Balıkçısı (Cevat Sakir Kabaağaçlı)’nın Aganta Burina Burinata adlı eserinden Yaşar Kemal’in Deniz Küstü ve Buket Uzuner’in Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları: Su başlıklı romanına uzanan bir yelpazede— güncel Türk edebiyatında ekoeleştirinin izini sürüyor ve pastoral ile posthumanizm ekseninde Anglofon ve Türkçe edebiyat eleştirilerini ortaya koyuyor.

“Eleştirel Deneme” kısmında üç yazı bulunuyor. Büşra Bilgiç, “İzzet Yasar’ın Camdan Mezbahalar’ında Antroposen Yaklaşımın Eleştirisi ve İnsanlaştırılan Hayvanlar” adlı denemesinde İzzet Yasar’ın hikayeleri aracılığıyla Donna Haraway’den David Wood’un kuramlarına uzanıyor ve eleştirel hayvan okumaları bağlamında metin odaklı, neoliberalizm ve Antroposen eleştirisi merkezli bir edebiyat okuması sunuyor.

İlayda Canol ise “Adımlar Arasında: Doğa, Düşünce ve Varoluş” başlıklı denemesinde ünlü Alman peyzaj ressamı Caspar David Friedrich’in “Bulutların üzerinde” resminden hareketle yürüyüş, us ve imgelem arasındaki ilişkiyi iç ve dış, amaç ve arayış ikilikleri aracılığıyla yeniden düşünmenin yollarını ortaya koyuyor.

Mine Özyurt Kılıç, “Edebiyatın Çiçek Tarhındaki Salyangoz: Hogarth Yayın Evi’nin Yavaşlığa Çağrısı” başlıklı denemesinde Leonard Woolf ve Virginia Woolf’un 1917’de birlikte kurdukları Hogarth Yayınevi’nin ekolojik izlerini “Duvardaki İz” ve “Kew Bahçeleri” hikayelerinde sürüyor. Virginia Woolf’un metinlerindeki salyangozun görsel ve sözel tasvirleri gibi Özyurt Kılıç’ın yazısı da var olmayı mümkün kılan yavaş okuma pratiklerini teşvik ediyor.

“Ekoeleştiri, Sürdürülebilirlik ve Edebiyat” dosyasında söyleşi kısmında Deniz Gündoğan İbrişim, Başak Ağın ve Gizem Yılmaz ile Beşerî Bilimlerin 50 Rengi: Çevreci, Dijital, Tıbbi ve Posthüman Sesler Üzerine kitabı hakkında söyleşiyor. Beşerî Bilimlerin 50 Rengi: Çevreci, Dijital, Tıbbi ve Posthüman Sesler’in hem çıkış amacı hem de gerek kültürel gerekse edebî çalışmalarda ne gibi müdahale alanları yarattığını tartışıyor. Söyleşi aynı  zamanda kitabın hem yurt dışı akademisindeki yerine hem de Türkiye’deki ekoloji ve çevreci beşeri bilimler alanlarındaki yerine değiniyor.

“Ekoeleştiri, Sürdürülebilirlik ve Edebiyat” dosyasının “Kitap Kritik” bölümünde Tuğba Çanakçı “Bir Olmak ya da Olmamak: Kozmik Koreografi: Bedenlerin Element Dansı” adlı yazısında Gizem Yılmaz’ın Kozmik Koreografi: Bedenlerin Element Dansı kitabını inceliyor. Çanakçı, Yılmaz’ın elementler ekoeleştirisi ışığında elementlerin yolculuğunu hem Batı felsefesi hem de Anadolu felsefesinden örneklerle nasıl eleştirel biçimde tartıştığını anlatıyor.

Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızın oluşumunda emeği geçen yayın ve danışma kurulu üyelerimize, alan editörleri, yazar ve hakemlerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Son olarak, Ekim 2024 tarihli yedinci sayısını Dr. Nefise Kahraman’ın sayı editörlüğünde “Edebiyat ve Sinemada Çevirmen Temsilleri” dosya konusuna ayıracak Nesir’in edebiyat araştırmacılarının bu konudaki nitelikli ve özgün çalışmalarını 1 Ağustos 2024 tarihine kadar beklediğini hatırlatmak isteriz.

İndir

Yayınlanmış

30.04.2024

Nasıl Atıf Yapılır

Almas, Esra, ve Deniz Gündoğan-İbrişim. 2024. “Sayı Editörlerinden”. Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi, sy 6 (Nisan):i-viii. https://doi.org/10.5281/zenodo.11072056.

Sayı

Bölüm

Editörden